Gümüşhane'nin Torul ilçesinde bulunan Torul Baraj Gölü'nde, son günlerde su yüzeyini kaplayan yoğun koyu tabaka dikkat çekiyor. Uzmanlara göre bu durum, sıcaklık artışı, günlerin uzaması, yoğun yağışlar ve tarımsal faaliyetler sonucu suya karışan azot ve fosfor gibi besin maddelerinin etkisiyle oluşan alg patlamasından kaynaklanıyor. Yetkililer, bu tür patlamaların genellikle yaklaşık iki hafta sürdüğünü, ardından gölün eski dengesine kavuştuğunu belirtiyor. Ancak alglerin uzun süreli çoğalmasının suya ışık girişini ve oksijen miktarını azaltarak ekosistemdeki canlıların yaşamını tehdit edebileceği ifade ediliyor.
"Uzun vadede ekosistemdeki canlıları ciddi şekilde etkileyebilir"
Torul Baraj Gölü'ndeki alg patlamasının her yıl mayıs aylarında meydana geldiğini ifade eden Gümüşhane Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Bülent Akar, "Doğal sucul ekosistemlerde türlerin dağılımı genellikle dengelidir. Ancak bu dağılımı etkileyen birçok fiziksel ve kimyasal etken vardır. Özellikle alg gelişiminde sıcaklık ve ışık önemli rol oynar. Kış aylarında türler dengeli bir şekilde dağılırken, mayıs ayına doğru sıcaklıkların artması ve günlerin uzamasıyla birlikte ışıklanma süresinin çoğalması, sistemde bazı değişikliklere yol açar. Bu dönemde ayrıca, yoğun yağışlarla birlikte azotlu ve fosforlu bileşiklerin karasal yüzeylerden suya taşınması, alglerin çoğalması için elverişli bir ortam oluşturur. Bu koşullara en iyi uyum sağlayan alg türleri, aşırı çoğalarak su yüzeyini tamamen kaplayacak hale gelebilir. Şu anki duruma baktığımızda, önceki yıllarda da benzer şekilde gözlemlediğimiz bu oluşumun yaklaşık iki hafta sürdüğü görülüyor. Bu sürecin ardından göl, normal ekosistem dengesine geri dönüyor. Özellikle bu dönemde yaşanan yoğun yağışlar, erozyonla taşınan maddeler, tarımsal faaliyetler sonucu ortaya çıkan azotlu ve fosforlu bileşiklerin suya karışması, alg patlamalarına yol açıyor. Bu patlamalar kısa vadede doğal bir süreç gibi görünse de, uzun vadede devam etmesi halinde ekosistemdeki diğer canlıları ciddi şekilde etkileyebilir. Suya ışık girişinin azalması, oksijen seviyelerinin düşmesi ve oksijensiz koşulların oluşması gibi etkiler, göldeki yaşamı tehdit eder hale gelir" dedi.