Giresun Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Afet Yönetimi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Cin,, çöp kirliliğinin yalnızca yerel değil, küresel ölçekte bir problem olduğuna dikkat çekerek, "Bulunduğumuz alan bir çöp biriktirme noktası olarak kullanılmış. Bu durum hem karaları hem de denizleri kirletiyor. Çöplerin önemli bir kısmı Karadeniz'e taşınıyor. Özellikle plastikler doğada binlerce yıl kalabiliyor ve bozulma sürecinde mikroplastiklere dönüşüyor. Balıklar bu parçaları yiyor, biz de balıkları tükettiğimizde mikroplastiklere maruz kalıyoruz" dedi.
Yılların biriktirdiği bir sorunu günümüz imkanlarıyla çözülebileceğine de dikkat çeken Prof. Dr. Cin,"Denizleri hiç kirletmemek gerekiyor. Sıfır kirlilik olması gerekiyor. Çöpleri sokaktan alıp buraya atmak gerekmiyor. O doğru bir şey değil. Buradan da denize gidiyor. Bunları gruplandırıp geri dönüşüm halinde tekrar işleyebilmektir. Bu çöp yığınına baktığımızda adanın karşısında Giresun Adası Karadeniz'in yaşanabilir tek adası niteliğinde. Bu çöp günümüzün sorunu değil, yılların biriktirdiği bir sorun ama, günümüzde çözülebilecek bir sorundur. Burası çöp toplama alanı niteliğinden çıkartılması gerekiyor. Yeşil alan olarak kalması gerekir" diye konuştu.
"Tehlike göz ardı edilemez"
Denizlerdeki kirliliğin sadece deniz canlılarını etkilemekle kalmadığını, ekolojik dengenin bozulmasının insan sağlığı ve atmosfer üzerinde de doğrudan etkileri olduğunu belirten. Prof. Dr. Cin, "Denizin altında çok farklı şeyler oluyor. Aslında bir ekolojik denge mevcut. Bu denge bozulduğunda soluduğumuz hava bile etkileniyor. Dünyanın herhangi bir yerindeki bir insan bile buradaki kirlilikten etkileniyor. Denizlerdeki en küçük canlılar, yani planktonlar, deniz yaşamının temel halkasını oluşturur. Planktonlar olmazsa diğer deniz canlıları beslenemez, türler azalır ve ekolojik denge bozulur. Bu kirlilik planktonları yok ediyor, üst hiyerarşideki canlılar beslenemediği için zayıf kalıyor ve türler azalıyor. Planktonlar hem bitkisel hem hayvansal özelliklere sahiptir, oksijen üretir ve karbondioksiti tüketir. Soluduğumuz havanın yarısı deniz ve okyanuslardan gelir. Bu planktonların azalması, dünyadaki oksijen miktarını düşürüyor ve karbondioksit miktarını artırıyor. Bu da sera etkisine ve küresel ısınmaya katkı sağlıyor. Dolayısıyla bu çöpler vasıtasıyla denizlerdeki planktonların azalmasına, karbondioksit miktarının artmasıyla, sera etkisine de katkıda bulunuyoruz" şeklinde konuştu.
Bir zamanların plajı, bugünün çöp dağı
Aksu Mahallesi Muhtarı İlker Uzuner, Giresun'un en güzel plajlarından birinin, 20 yıldır vahşi çöp depolama alanı olarak kullanıldığını belirterek, "Burası çocukluğumuzda halkın piknik yaptığı, eğlendiği bir mesire alanıydı. Şimdi ise çöp ve moloz yığınına dönüştü. Strafor parçaları deniz hayvanları tarafından yem zannedilip tüketiliyor ve bu da ölümlerine yol açıyor. Hem kokusu hem de çevresel zararı büyük. Yıllardır bu alanın temizlenmesi için girişimlerde bulunuyoruz. Devletimizden buranın eski haline getirilmesini bekliyoruz" ifadelerini kullandı.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü yetkilileri, alanın uzun yıllar vahşi çöp depolama noktası olarak kullanıldığını, günümüzde evsel atık dökümünün durduğunu ancak zaman zaman moloz atıkları bırakıldığını ifade ettiler. Ayrıca, çöplerin denize karışmasını önlemek amacıyla sahil boyunca tahkimat çalışması yapıldığı bilgisi paylaşıldı. Ancak buna rağmen hala çöp atıklarının denize karışması ve döküldüğü anların görüntülenmesi dikkat çekti.