Asrın felaketi olarak adlandırılan Kahramanmaraş merkezli depremde Hatay ve Gaziantep'te görev yapan Rize Belediye İtfaiyesi'nde görevli İtfaiye Çavuşu İsmail Karaosman unutamadığı o anları anlattı.

Meclis'te yeni haftanın gündemi yoğun: İşte gündem maddeleri Meclis'te yeni haftanın gündemi yoğun: İşte gündem maddeleri

Depremi öğrendikleri anda hazırlıklarını tamamlayarak 17 kişilik bir ekiple Rize'den yola çıkarak Gaziantep'in Nurdağı ilçesindeki arama kurtarma çalışmalarına katıldıklarını belirten İsmail Karaosman, depremin 2. günü eşini ve 2 çocuğunu depremde kaybetmiş olan bir babaya enkaz altında ulaştıklarını ve enkaz altında kalan babanın oğlu için kendisi öldükten sonra enkaz altında korkmasın diye ilk önce onun ölmesi için dua ettiğini ve bunun kendisini çok etkilediğini söyledi. Enkaz altından canlı çıkarmanın çok güzel bir duygu olduğunu fakat ondan sonra depremzedenin yaşadıklarını düşününce hüzne kapıldıklarını belirten İtfaiye Çavuşu İsmail Karaosman, “Bir insanı kurtarmak cidden çok muhteşem bir duygu ama çıkardığın insanın yerine kendini koyduğun zaman bir de acı hissediyorsun. Çünkü çıkardığımız her kişi ailesiyle birlikte çıkmıyor. Bunun tam anlamıyla bir tarifi yok. Toplamda 6 kişi canlı çıkardık oradan. 100'ün üzerinde ceset çıkardık.” ifadelerini kullandı.

KURTARMAK İÇİN GELDİM
Enkaz altında ulaştıkları bir babanın sözlerinden çok etkilendiğini ifade eden Karaosman, “Depremin ikinci günü ihbar geldi canlı var diye. Oraya doğru gittik. Depremzede 3 veya 4 kat aşağıdaydı. Yukarıdan delip yanına inip konuşuyoruz. Adam kolonun altında kalmıştı. 2 çocuğu ve eşi vefat etmişti. 'Ben buradan asla çıkamayacağım' düşüncesindeydi. Onu kurtarma esnasında bunu sürekli söylüyordu. Ben de hep, ‘Yahu ben seni Rize'den buraya kurtarmak için geldim. Bak seni burada bırakmayacağım. Ya beraber çıkacağız ya burada kalacağız.’ diyordum. Bu şekilde diyaloğumuz olmuştu. 2 çocuğundan bahsetmeye başladı. Bana, ‘Abi sana bir şey söyleyeyim mi? Oğlum bu sabah öldü biliyor musun.' dedi. Ben o ara hiçbir şey diyemedim. Boğazımda yutkunup kaldım. Çocuğunun kanaması vardı. Depremin 24 saatini atlatmıştı. 'Ben ikimizin de burada öleceğini biliyordum. Kat olarak çok aşağıdaydık, hem de sesimizi kimsenin duymayacağından emindim. Dışarıdaki olayları da tahmin ediyordum.' dedi. Tek bir şey için dua ettiğini söyledi. O da ‘Oğlum benden önce ölsün' olmuş. O an kendimi adamın yerine koydum. Bir babaya bunu ne söyletebilir diye düşündüm. Burada yalnız kalmasın düşüncesindeydi. 'Yalnız kalırsam ben kalayım, oğlum yalnız kalıp korkmasın' Sağ çıkardık onu oradan. O olay beni çok etkiledi.” diye konuştu.

Editör: Haber Merkezi